Kadın Cinayetleriyle Yüzleşmek
Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın erkekler tarafından sırf cinsiyetlerinden dolayı öldürülüyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2019 yılında 474 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Yıllardır Twitter’da her gün en az bir kadının ismi gündem oluyor. Biz bu kadınların başarılarını konuşabilecekken onların hayattan koparılmalarını konuşup adalet istiyoruz. Öldürülen bir kadının arkasından ”adalet”’ diye bağıran diğer bir kadının ölümünü konuştuğumuz bir döneme girdik, tıpkı babası tarafından öldürülen Şeyma Yıldız’a ses olan Merve Konukoğlu’nun aynı şekilde babası tarafından öldürülmesi gibi.
Kadınların öldürülme bahanelerine baktığımızda durumun vahameti daha da gözler önüne seriliyor. Kadınların boşanmak istemesi, arkadaşlık isteğini reddetmesi, sosyal medya kullanması gibi kendi hayatlarının iplerini ellerine almak istedikleri için öldürüldüklerini görüyoruz. Erkekler halen kadınlar üzerinde egemen bir güç oldukları varsayımıyla, kadınların ”yaşam hakları” dahil hayatlarını kendi kontrollerinde tutmaya çalışıyorlar. Fakat kadınlar artık kendi hayatlarının tek söz sahibinin yine kendileri olduğu bilincindeler. Boşandığı erkek tarafından hepimizin gözü önünde hayattan koparılan Emine Bulut’un ”ÖLMEK İSTEMİYORUM” çığlığı da 10 yaşındaki kızının ”ANNE LÜTFEN ÖLME” çığlığı da her birimizin kulaklarındayken hiçbir kadın kendi hayatının bir başkası tarafından yönetilmesine izin vermeyecektir. Ne mutlu ki bir kadının mücadelesinin ışığı diğer bir kadının cesareti oluyor.
Kadın cinayetlerinin buz gibi acımasızlığı bu denli gözler önündeyken kadınların bir kişi daha eksilmeye tahammülü kalmadı. Bir an önce toplumun da devletin de kadın cinayetleri gerçeğiyle yüzleşip harekete geçmesi gerek.
Fakat toplumsal değişimler bir anda olamayacağı için ,devletin toplumsal değişimi gerçekleştirmek için adımlar atmanın yanında kadınları korumak için önleyici yasaları ve erkeklere cesaret olan ceza indirimlerine karşı caydırıcı cezaları biran önce devreye sokması gerekmektedir. Kadın cinayetlerini durdurmanın tek yolu kadın cinayetleri gerçeğiyle yüzleşmektir.
Peki bu yüzleşme “evet, Türkiye’de bir kadın cinayeti gerçeği var” demekle mi sınırlıdır? Yüzleşmek tüm sonuçlarıyla gerçeği kabul etmek ve bunu engellemek için gerekli tedbirleri almaktır. Burada tedbirleri alacak olan yine tüm vatandaşlarının yaşam hakkını korumakla yükümlü olduğu gibi kadınları da korumakla yükümlü olan devlettir. Devlet mekanizmalarını işletmekle görevli olan organlar, görevlerinin gereği olanı yerine getirmeli; etkili yasalar ve reformlarla kadınların en temel haklarını yine kadınlara teslim etmelidirler.
Aslında baktığımızda Türk hukukunda kadınları korumak için elverişli yasalar ve uluslararası sözleşmeler bulunmakta: İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun.
Bu iki can simidi etkili şekilde uygulandığında birçok kadını hayata bağlayabilecek güçteler. *Gelin görün ki kadınların özgürleşmesine, kendi hayatlarına karar vermesine tahammül edemeyen kesimler İstanbul Sözleşmesi’ne aileyi yıktığı, erkekleri mağdur ettiği gibi hiç bir temeli olmayan argümanlar ve kulaktan dolma bilgilerle karşı çıkmaktadır. Kendi ataerkil zihniyetlerinin gereği olarak bu sözleşmeye karşı çıkanlar, bunu yaparken en kolay yöntem olan dini öne sürmekte tabiri caizse dini kendilerine kalkan yapmaya çalışmaktadırlar. Ancak toplumun her kesiminden kadın artık bu oyunları çok iyi bilmekte ve İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmanın kadınların yaşam hakkını tartışmaya açmak olduğunu söyleyip buna meydanlarda, amfilerde, sosyal medyada yani hayatın aktığı her yerde tüm güçleriyle karşı durmaktadırlar. Burada iktidara düşense kadın cinayetleriyle yüzleşip, kadınların “ölmek istemiyoruz” çığlıklarına kulak vererek İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı kanunun en etkili şekilde uygulanmasını sağlamakken maalesef sözleşmedeki bazı maddelere çekinceler konabileceği hatta sözleşmeden çekilebileceği gündeme getirilmekte. Böyle bir durum söz konusu olduğunda kadın cinayetlerinin katlanarak artacağı su götürmez bir gerçekken bu tutumdan bir an önce vazgeçilmeli ve 6284 sayılı kanun ve İstanbul sözleşmesi uygulanmalı kadınların yaşam hakları korunmalıdır.
Zeynep Betül Çelik
──────────────────────────────────────────────────────────────────────
Öteki Hareketi olarak benimsediğimiz ilkeler gereği ırkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemi içermeyen, şiddete teşvik etmeyen, militarist içerikli olmayan her yazı sitemizde yer bulacaktır.