27 Kasım 2020 tarihinde Öteki Hareketi olarak, karikatürist Mehmet Çağçağ ile bir webinar gerçekleştirdik. İfade Özgürlüğü Komisyonu öncülüğünde düzenlenen ’’Bir Siyasi Hiciv ve İfade Özgürlüğü Aracı olarak Karikatür’’ konulu webinarda Mehmet Çağçağ, moderatörümüz Ali Kubat’ın ve katılımcıların sorularını yanıtladı.
“DÜŞÜNCEYİ İFADE ETME ÖZGÜRLÜĞÜ EN TEMEL DEĞERLERDENDİR!”
İnsanın düşüncesini ifade etme özgürlüğünün en önemli değerlerden ve özgürlüklerden ve biri olduğunu söyleyen Mehmet Çağçağ sözlerine şöyle devam etti: “Biz mizahçılar olarak bu değeri şöyle tanımlıyoruz: Gördüğünü ve şahit olduğunu kabullenmek ya da bunu tartışmak, eleştirmek. Yaşadığın her şeyi! Burda tabii insani bir refleks var. Bazen gördüğünüz şey size ters gelebilir, hoş olmayabilir, vicdani olmayabilir, adaletsiz olabilir. Senin bunu söyleyebilmen aklının sorumluluğudur.” ifadelerini kullandı. İnsanların ifadelerini baskılayanların bundan fayda sağladıklarını ve düşüncenin bir birikim olduğunu da sözlerine ekleyen Çağçağ, “gördüklerin, yaşadıkların, algıladıkların sonucunda oluşturduğun bir muhakemeyle bunu ifade etmen ve bu doğru değildir demek insani bir haktır ama bu temel hak maalesef tarihin her döneminde muktedirler tarafından tehlikeli bulunmuş.” şeklinde sözlerine devam etti.
“KAHKAHA ASLINDA EGEMENİN DAYATMASINA TOPLUMSAL BİR JESTTİR!”
Fransız düşünür Henri Bergson’un ‘Gülme’ isimli kitabında gülme eyleminin ve mizahın ne olduğuna dair kapsamlı bir çalışma yaptığını ve konuyu ilmek ilmek dokuduğunu belirten Mehmet Çağçağ: “Bergson gülme eylemi için şunları söyler: Katılık komiktir, gülünçtür. İnsanın katı halleri gülünçlüğü doğurur. Katılık derken kendi düşüncesini, inancını dikte etmeyi kastediyorum. Bu katılık aynı zamanda eleştiriyi kabul etmeme ve kendi bildiğini okuma halidir. Kahkaha da aslında toplumsal bir jesttir, yani gülmek bir egemenin dayatmasına karşıdır.” Şeklinde sözlerine devam etti.
“İKTİDARLAR İÇİN GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞMEK EGEMENLİĞİ KAYBETMEKTİR!”
Mizahın tanımlamasını ve egemenler üzerindeki etkisini anlatmaya şu sözleriyle devam etti Çağçağ: “Öyle bir şey ki mizah bir tane sözcük bir egemenin, muktedirin bütün iktidarını gülünç duruma düşürebilir. Gülünç duruma düşmek ise aslında iktidarı kaybetmek demektir. Yani halkın gözünde komik duruma düşerek iktidarı kaybetmek demektir.”
“SİYASİ DEĞİŞTİREREK TOPLUMU DEĞİŞTİREMEYİZ, SİYASİLER SONUÇTUR!”
İnsanın neye güldüğü ve neyi komik bulduğu sorusuna ‘kendisine benzeyene güldüklerini” söyleyerek yanıt veren Çağçağ, aynı zamanda bu kendisine gülme durumunun da zaafiyetlerle ilgili olduğunu ve zaafiyetlerin de mizahın sosyal alanına girdiğini ifade etti. Ancak mizah dergilerinde kapaklarda sadece kamusal alanı tehdit eden muktedirlerle uğraşıldığını ve daha çok siyasi figürlerin ve onların demeçlerinin yer aldığını ekledi. Aynı zamanda da “Siyasileri değiştirerek toplumu değiştiremeyiz, siyasiler bir sonuçtur.” şeklinde bitirdi cümlelerini.
“KÜLTÜR VE SANAT MUKTEDİRLERİ HER ZAMAN ELEŞTİRİR!”
Kültür ve sanatın toplum için öneminden bahsederken ise “Antik Yunan medeniyetinin medeniyet olmasındaki en büyük unsurlardan bir tanesi büyük sahnelerdeki tragedya ve komedilerin yani kültür ve sanatın toplumun üzerinde bir eğitim görevi görmesidir. Medeniyetlerin yükselişlerinde, aydınlanma dönemlerinde kültür ve sanat önemli bir enstrümandır ancak yıkılma sürecinde kültür ve sanata düşmanlık baş gösterir çünkü kültür ve sanat yıkım aşamasında muktedirleri eleştirmeye başlar.” sözlerini kullandı.
Karikatürün ortaya çıkışı ve toplumdaki yansımalarına ilişkin ise; “Felsefe ve şiirin eksikliği en çok hissedilen. İşte tüm bunların eksikliğinde karikatür öne çıkıyor. Çünkü toplum bunlardan yoksun oldukça yani düşünceden, muhakemeden, vicdandan yoksun oldukça toplum aslında bir bozulmaya, çürümeye doğru gidiyor. Bu çürüme aynı zamanda bir ölüm uykusu gibi. Yani kendi muhakeme yeteneğini yitirmesi. Muhakeme yeteneğini yitiren toplumlar maalesef mizaha malzeme üretiyor.” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE MAALESEF EN KATI DÖNEMİNİ YAŞIYOR!”
İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye’nin en katı dönemini yaşadığını ve düşünen insanların muktedirler tarafından tehlikeli bulunduğunu ifade eden Çağçağ, aynı zamanda dünyada da insanın dijital bir Cilalı Taş Dönemi içerisinde bulunduğunu belirtti. “Hem bilgi bu kadar ulaşılabilir hem de egemenler bilginin üzerinde bu kadar baskıcı. Skolastik dönemde engizisyon engellerle, yasaklarla, işkencelerle nasıl sürdürdüyse egemenliğini -sonra tuzla buz olan egemenliğini- bugün de benzer bir şekilde insanlık tekrardan aynı dönemi yaşıyor. Dijital bir Ortaçağ yaşıyoruz biz. Mizahın tüm dünyada bu kadar coşmuş olması da aslında toplumsal bir jest bu katılığa karşı. Sadece ülkemizde değil; Trump ya da başka liderlerde ilgili yapılan mizahın hiç bu kadar bereketli olduğu bir çağ, siyasilerle ilgili bu kadar bereketli bir çağ yaşanmadı.” şeklinde konuştu.
“DÜŞÜNEN HERKES BUDANDI,YARGILANDI, ÖLDÜRÜLDÜ, İDAM EDİLDİ!”
Egemenlerin bu katılıkla bu çağda toplumu yönetemeyeceklerini ve zaten halihazırda da yönetemediklerini düşündüğünü söyleyen Çağçağ, “Bu toplumun üzerine bir göktaşı düştü. Düşünen herkes budandı, öldürüldü, idam edildi, yargılandı. Ve bu sistematik bir şekilde yıllarca sürdü.” şeklinde konuştu.
“KARİKATÜR ASLINDA BİR ARAÇ.BİZİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN ÖZDÜR!”
Sosyal medya ile birlikte mizahın dergiler ve tiyatrolar gibi birtakım grupların elinden çıkarak herkesin yapabileceği bir noktaya geldiğini ve zeminin artık buna imkan sunduğunu belirtti. Ayrıca bu durumdan da çok hoşnut olduğunu ekleyen Çağçağ, karikatürün aslında söylemek istedikleri asıl şeyler için bir araç olduğunu ve kendileri için önemli olanın ‘öz’ olduğunu ifade etti.
Son olarak ise 2006 yılında yargılandığı ‘Reco Kongo Kenesi’ isimli karikatürüyle ilgili soruya yanıt olarak ise: “Benim için Türkiye’deki egemenlik yok hükmündedir. Biz bunun acılarını yaşasak da, yargısız infaz edilsek de bu egemenlik maalesef komik ve yok hükmündedir. Gerçekten haklı ve güçlü bir egemenlik değildir, yalnızca mazlumun üstüne korku salar. Gülmek ise insanın korkularını giderir. Reco Kongo Kenesi karikatürü dolayısıyla yargılandım. O zaman adalet varmış demek ki kene de bir hayvandır denildi. Hayvana benzetmek suç değildir. Türkiyede egemen olan her türlü iktidarı temsil ediyordu aslında o çizim. Türkiye’de elektrik hiçbir zaman ucuz olmadı, su hiçbir zaman ucuz olmadı.”şeklinde sözlerini noktaladı.